Bir Nezâket Teklifi: Yeşil Teşekkür

Abdullah Uçar
3 min readSep 3, 2024

--

Merhabalar sevgili okur, başlık dikkatinizi çektiğine göre nezakete rağbetiniz var, ne mutlu size. Zira nezaket, insan davranışlarının süsü, rengi, kokusu, estetiği. Beton kolonları tuğlayla örünce nasıl ev demek için yetmiyor ve estetik gerekiyorsa, nezaketten yoksun davranış da ‘’iyi davranış’’ olamıyor. Bu bağlamda bir teşekkür teklifi sunmak istedim, naçizane.

Bir sağlık problemi ile karşılaştığımda hekim dostlarımdan yardım istediğim, arayıp danıştığım, hatta muayeneye gittiğim durumlar oluyor. Hekim dostlarım cömertliklerinden ötürü bir beklenti içinde değiller tabi, hatta bir hekim arkadaşlarının işini kolaylaştırdıkları için mutlular. Lakin ben bedel ödemeksizin bir sağlık hizmeti / danışmanlığı almış olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum. Üstelik en kolaylaştırılmış, hızlı erişilebilir, en özenli, en nitelikli sayılabilecek bir hizmet almış oluyorum. Örn. Çocuğumun bir sağlık sorunu için uzman arkadaşımı arayıp yarım saat konuşabiliyorum, ben yeterli görsem de arkadaşımın özeninden ötürü uzamış oluyor konuşma, tavsiyelerini uzun uzun sıralıyor ve açıklıyor. Süre uzadıkça daha da mahcup oluyorum. Esasen hekim dostum bana lüks bir danışmanlık vermiş oluyor. Hele de konu sağlık meselesi olunca… Tek seferlik mesele değil ki hastalık, sürekli tekrarlayabilen bir durum. Bundan ötürü mahcup hissediyorum. Karşılığında kuru kuru teşekkür etsem, içim yine rahat etmiyor, mahcubiyetim sönümlenmiyor. Dua etsem kısmen hafifliyor. Ücret ödemek istesem arkadaşım kabul etmiyor, hatta bozulabiliyor. Ne yapalım dersiniz?

Bu denklem sadece sağlık alanı için de geçerli değil. Bir dostuma profesyonel alanıyla (yani o işten para kazandığı alanla, örn sağlık, hukuk, bilişim, akademi, teknik konularla…) ilgili bir konuyu danıştığımda kendisinden ücretsiz danışmanlık almış oluyorum. Yani konu bir çay ısmarlama, misafirliğe davet etme, ikram etme düzleminde gerçekleşmiyor, kişinin para kazandığı alandan birşeyi kendime almış oluyorum. Dostumuz lokanta sahibi olsa, karnımız acıktıkça gidip orada yemek yesek, o da ücretini almasa olur mu mesela? O razı olsa dahi bizim ücret vermememiz doğru olur mu? Ürün / mal alış verişi söz konusu olduğunda daha somut gözlemlediğimiz bu olgu, hizmet alışverişinde görülmeyebiliyor. Hele ‘’danışmanlık’’ alış verişinde hiç görülmüyor. Avukat dostunuza hukuki meselenizi danıştığınızda bu bir danışmanlık hizmeti oluyor, ama böyle danışmanlıklar için ‘’aman canım, taş attı da kolu mu yoruldu sanki’’ denklemiyle düşünebiliyor toplum. Halbuki, evet, o anda değil ama çok daha öncesinde epey taş attı o kişi, o emekle bilgisini, tecrübesini edindi ve bize mesleki bilgisini kullanarak kişisel bir danışmanlık sunuyor, yani lokantadan bir porsiyon yemek ikram ediyor, marketinden bir miktar meyve veriyor, tezgahından bir miktar kumaş vermiş gibi oluyor.

Aman yanlış anlaşılmasın, burada bahsettiğimiz alma verme denkleminden profesyonel mesleklerimizin (üzerinden para kazandığımız işler) kapsamındaki alıp vermeleri (ürün, hizmet, danışmanlık…) kast ediyorum. Yoksa dostluk ilişkisi bağlamındaki dayanışmalarımızı kast etmiyorum, dayanışma dostluğun ve insanlığımızın bir gereği elbette.

Geldiğimiz noktada, dostumuzun profesyonel danışmanlığına karşılık kuru kuru teşekkürün yetersizliği ile ücret ödemenin soğukluğu arasında bir çözüm gerekiyor. İşte çözüm olarak sunmak istediğim teklif bu noktada önem kazanıyor. Sürdürülebilir teşekkür teklifim şu: Bir arkadaşımızın mesleğinden kaynaklı bilgisine danışıyorsak, yardımını istiyorsak, hizmet alıyorsak onun adına bir fidan bağışlayalım, sertifikasını da arkadaşımıza göndererek teşekkür edelim, buna ‘’yeşil teşekkür’’ diyelim. Böylece;

  • teşekkürlerimiz kuru kuru teşekkür olmaktan bir nebze kurtulur,
  • bir fidan bağışlamanın maddi bedeli yüksek olmadığından bağışlayanı yük altında bırakmayacağı gibi adına bağışlanan kişiyi de mahcup etmez,
  • fidan dikmek, o anda alınıp tüketilen birşey değil de yıllarca sürecek, yani ‘’yaşayan hediye’’ olduğundan iki tarafın da gönlünü ferahlatır,
  • kendisine alanıyla ilgili danışılan dostumuz, sunduğu danışmanlığın bir fidanın dikilmesine sebep olduğunu görünce kendisini çok daha iyi hisseder,
  • her danışılan konuya karşılık bir fidanın dikilmesiyle ormanlar oluşacağı düşüncesi her iki tarafa heyecan verir,
  • karşılıksız almaya alıştırılmaması gereken nefsimiz, küçük de olsa bu verme ile terbiye olmuş olur.

Her teşekkürde fidan dikelim demiyorum tabi. Özellikle kendi imkanlarımızla erişmekte zorlanacağımız veya yük altında kalacağımız durumları bizim için çok kolaylaştıran, yani omuzlarımızdan yük aldığını hissettiğimiz kişilere yeşil teşekkür edebiliriz. Ben son birkaç yıldır bu yöntemi kullanıyorum, şu ana kadar bağışladığım fidan sayısı 150'yi geçti. Buyrun fidan sayısında yarışalım, daha çok yeşil teşekkür eden kazansın. :)

Fidan bağışlayabileceğiniz ve dijital sertifika veren tecrübe ettiğim en pratik platformlar:

  1. OGEM VAKFI
  2. Dikili Ağacım Var
  3. TEMA

--

--

Abdullah Uçar

Meraklı biri. Okur-yazar. Öğrenmeyi, özetlemeyi, öğretmeyi pek sever. Tıp doktoru, en pratisyeninden. Halk Sağlığı doktoru, en tembelinden.