Endülüs’ten hayırlı bir haber var!

Abdullah Uçar
3 min readJul 13, 2018

--

“Endülüs” deyince Müslümanlar bir derin ah çekiyor. “Ah, ah, nerede o eski günler” diye geçiveriyor gönüllerinden. Günümüzdeki Müslüman coğrafyaların hâl-i pür melâli de tabloya eklenince oturup ağlayacak gibi oluyoruz kimi zaman. Kimilerimiz ise Endülüs deyince hemen “Batı herşeyi bizden öğrendi zaten” argümanıyla teskin ediyor hüznünü. Kimilerimiz ise “Biz öyle bir medeniyetiz ki…” diye başlıyor bol “biz”li cümlelerine. Üzüyor bizi Endülüs, içimizdeki romantik duyguları fişekliyor. “Keşke”ler düğümleniyor Endülüs’ü sevenlerin boğazına.

Bir gerçek var, Endülüs artık yok. İslam coğrafyalarının zor zamanlarında olan bizler, Müslümanların tarihe kattığı değerden kendimize değer devşirmek yerine bizzat kendimiz tarihe değer katmadıkça da Endülüs’ün geri gelmesi hoş bir hülya gibi. Hayallerimiz ve arzularımız romantik bir aşktan kurtulmadığı sürece de sünnetullah gereği tekrar bir Endülüs inşa etmek pek zor.

Bir soru daha: Endülüs’ü kuran güzel insanlar, “Hadi bakalım şurayı fethedip bir Endülüs yapalım” diye mi yola çıktılar, yoksa o güzel insanların Allah rızasını heybelerine koyup canlarını dişlerine takarak zulme karşı direnişlerinin bir sonucu olarak mı doğdu Endülüs? Eğer ikinci ihtimal gerçekse, benzer bir gayretle Müslümanların olduğu her coğrafya Endülüs’e dönüşebilir ve insanlığa basamak atlatabilir. Peki Müslümanlar bu gayretle ilgili bir misyon hissediyorlar mı? Neyse, bunlar soru olarak kalsın.

Bir kez gerçekleşen bir kez daha gerçekleşebilir. Aynı metotlar izlendiğinde bunun her zaman ve her yerde tekrar gerçekleşebileceğinin en gerçekçi kanıtı olarak Endülüs’ün varlığına bakmak, yeniden bir Endülüs inşasına başlamak için iyi bir başlangıç noktası olabilir.

Cevdet Said’in dediği gibi, hasta yakını hastasının başında ağlar, zira ne yapacağını bilmez ve ağlamak hastayı da iyileştirmez. Hekim hastanın başında ağlamaz, o tıbbın yasalarını bilir, uygular ve hasta iyileşir. Bu hususta da yine karar bizim, oturup ağlamak veya kalkıp Allah’ın hayata koyduğu bireysel ve toplumsal yasaları kavrayıp uygulamak iki seçenek.

Sözü uzattık, affola. Sebeb-i ziyaretimiz, hayırlı bir haber. :)

“When the Moors Ruled in Europe” başlıklı, Bettany Hughes’ın sunduğu muhteşem bir belgesel-film mevcut. Bettany hanım Oxford Üniversitesi mezunu çalışkan bir tarihçi, aynı zamanda televizyon programı yapımcısı. Yazımızın konusu olan belgesel ise Endülüs konusunda yapılmış en kaliteli belgesellerden biri. Uzun arayışlarımız neticesinde bu belgeselin Türkçe alt yazısını kimsenin yapmadığını görüp bir grup arkadaşla kolları sıvadık. Kimimiz finansal destek buldu, kimimiz tercüme etti, kimimiz alt yazıya dijital formunu kazandırdı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ctf Panorama dergisi ekibinden Fatih Can Akay’ın başını çektiği proje ile alt yazı çalışması tamamlandı. Sonrasında muhtelif okullarda, üniversitelerde, yurtlarda gösterimler yaptık. Şimdi de hazırladığımız alt yazı dosyasını sizlere arz ediyoruz. Aşağıdaki indir butonuna tıklayarak indirebilirsiniz.

Çalışmanın hiçbir hakkı saklı değildir, kopyalanabilir, çoğaltılabilir, izin alınmadan istendiği gibi paylaşılabilir, zira bu çalışma bir vakıf çalışmadır. Sadece ticari kazanç sağlanamaz.

Özetle, bu çalışmadan murâdımız, tarihin tozlu sayfalarına ve bizlerin romantik dünyalarına gömülmüş bir medeniyetin ardından ağıt yakmak veya gururlanmak yerine, ecdâdımızın gayretine şahitlik edip aynı gayretle yeniden kuşanmak ve i’lâyı kelimetullah için yeniden dirilmektir.

Bu altyazı çalışması, Merhûm Târık Bin Ziyâd’a ithâf edilmiştir. Dirilişimize vesîle olması duâsıyla.

Altyazılı belgesel için tıklayın.

Altyazı dosyasını indirmek için tıklayın.

Abdullah Uçar | Bir Endülüs meraklısı

2018, Temmuz

--

--

Abdullah Uçar

Meraklı biri. Okur-yazar. Öğrenmeyi, özetlemeyi, öğretmeyi pek sever. Tıp doktoru, en pratisyeninden. Halk Sağlığı doktoru, en tembelinden.