Gazze’ye Bin Selam
Sığındığı evin köşesinde az evvel düşen bomba ile kulakları duymaz, gözleri görmez olan, moloz tozu soluyan ve biraz sonra kalbi de atmaz olacak sevgili Gazzeli kardeşim, Allah’ın selamı üzerine olsun.
Ben Abdullah kardeşin, Devlet-i Aliyye’den, insanlığın son adası, zalimden kaçan cümle mazlumların nihai menzilinden. 1918'de koptu tufan, 1982'de bıraktı bizi bir başımıza Iğdırlı Onbaşı Hasan. O gün bugündür yetim cümle mazlumlar , insanlığın son adasını da yuttu hırçın dalgalar.
Kalbin birazdan son kez atacak, emr-i Hakk senin için vâkî olacak, acıların dinecek, dünya sürgünün bitecek, bedenin ve ruhun membaına dönecek. Bir türlü kıblesini bulamayan, safları sık ve düzgün tutamayan, birlik olamayan, sana el uzatamayan kardeşlerinin bu dünyadaki ömürlük cezası ise hiçbirşey yapamayışlarını hissederek yaşamak ve senin acınla kahrolmak olacak.
Ölmenin yaşamaktan kolay olduğu zamanlardayız sevgili kardeşim. Acını tüm kalbimle paylaşıyor, uğradığın zulmü tüm ruhumla duyuyorum. Cüretimi mazur gör, kardeşiz, sen giderken heybene birkaç azık bırakmama müsaade ediver ne olur: Üzülme, Allah bizimle cânım kardeşim. Allah var, gam yok. Dünya serin bir gölgelik. Acılar güzel insanlar için birer imtihan, her anında Allah’ı anmayana yok itminan. Giderken dahi metin ol, salma kendini, başın dik teslim et ölüme bedenini. Bitti sanma, tasalanma, ilkesiz insanlar hep vardı ve varolacaklar, biz de vardık ve varolacağız. Dünya zulüm ve hakikatin sahnesi, gören sanır zulüm sarsılmaz dağlar gibi, hakikat ise ufacık ve kırılgan, yeni çıkan filiz sanki. Nice filizler var, taşların içinden çıkar, incecik kökleri kayaları parçalar. Nice sarsılmaz dağlar var, bir anda un ufak olurlar. Zulmün tarafında durmamak, zalim olarak ölmemek ne büyük nimet sevgili dostum. Gidişin hepimize ibret, ne olur bizi affet.
Tertemiz son nefesinle bize dua ediver de icabet ediversin Rahman, umulur ki aklını başına devşirebilsin cümle âlem-i İslam.