Noel, Yılbaşı, Odin ve Çam Ağacı
Merhabalar sevgili okur. Gün geçmiyor ki bir absürtlük daha olmasın ve kendi inzivâmda sakin bir gün geçirebileyim. Söylesem tesiri yok, üstüne üstlük rahatsız ediyorum, sussam gönlüm razı değil. Ben de ikisinin arası, şuraya sessizce notlar yazıyorum.
Bugün Gregoryen takvime göre 1 Ocak 2025, yani yılbaşı. Dün gece saatler 00.00'ı gösterdiğinde dünyanın dört bir yanında tüm dertlerimizi unuttururcasına yıl başı eğlenceleri, gözleri kamaştıran ışık gösterileri düzenlendi. İnsanlar yılbaşını kutladı, dilek ve temennilerini uzayın boşluğuna gönderdi, kimi insanlar Noel Baba şapkaları ve kıyafetleri ile çılgınca dans etti. (Kaynak)
Bundan 5 gün önce de Noel idi. Yani, İslam peygamberlerinden Hz. İsa’nın doğum günü Hristiyan dünyasında kutlandı. (Kaynak)
İşin tuhaf yanı, Noel ve yılbaşı gündeme gelince ilginç kişiler ve durumlar da ortaya çıkıyor. ‘’Modern mitoloji’’ diyebileceğimiz bu durumların başında ‘’Noel Baba’’ geliyor. Kendisinin kutuplarda yaşadığı, kızağını geyiklerin çektiği, çocuklara hediyeler getirdiği, tuhaf kırmızı bir elbise giydiği sanılıyor. Diğer bir tuhaflık yılbaşında dilek dileme ritüeli. İnsanlar dilek diliyor, uzayın boşluğuna gönderiyor, başkaları da duysun diye sosyal medyadan paylaşıyor. Havai fişekler eşliğinde çılgın partiler veriliyor, eğlencenin dibi bulunuyor.
Yani kıymetli okur, işler birbirine girmiş durumda, buyrun pirincin taşını ayıklayalım, ayıklayamadığımız yerde masaya sorularımızı bırakalım.
Yılbaşı hangi yılın başı?
Dünyada farklı toplumların farklı takvimleri var. Hz. İsa’nın doğumunu referans alan Mîlâdî (Ar. mîlad, doğum) Takvim, Hz. Peygamber ve arkadaşlarının Mekke’den Medine’ye göç etmesini referans alan Hicrî takvim, dünyanın yaratıldığı günü esas alan İbrâhî takvim, Hinduların, Budhacıların, Çinlilerin pek çok milletin hala kullanılan takvimleri var. Günümüzde kullanılmayan ama tarihte var olmuş daha nice takvim de var. (Kaynak)
Sezar öncesi Roma’da kullanılan Romulus takviminde yılbaşı 1 Mart günü. Ocak ve Şubat yok, zira kış mevsimi, tarım faaliyeti yok, saymak gerekmiyor. Tarım baharla başlıyor, haliyle bahar öncesinde yeni doğan kuzular güzelce otlasın, kurtlar kuzuları kapmasın, mahsulleri büyük küçük kurtlar yemesin diye kurt başlı tanrı ‘’Lupercus’’a adanmış festivaller, arınma ayinleri (Lat. februum, arınma) yapılıyor, dualar ediliyor. İngilizce’deki ‘’February’’ (Şubat) buradan geliyor. Yılbaşı günü olan 1 Mart’tan itibaren sayınca yedinci ay (Lat. septem-bre), sekizinci ay (Lat. okto — bre), dokuzuncu ay (Lat. novem-bre), onuncu ay (Lat. decem-bre) ortaya çıkıyor. Roma takvimi bir güneş yılını tam hesaplayamayınca MÖ 45 yılında ‘’Sezar’’ olarak ünlenmiş ‘’Jul Sezar’’ bir Roma takvimi yerine kendi adıyla anılan ‘’Jülyen’’ takvimi getiriyor. Aylar yıllar daha doğru hesaplanıyor. (Kaynak)
MS 16. yy’a gelince 1582'de Jülyen takvimde ortaya çıkan hesap hatalarını düzeltmek için Papa 13. Gregorius takvimi yeniden hesaplatıyor ve bugün ‘’miladi takvim’’ olarak bildiğimiz ‘’Gregoryen takvim’’ ortaya çıkıyor. Referans olarak da Hz. İsa’nın doğum yılı 0 (sıfır) yılı kabul ediliyor. Bu hesaplamanın daha sonra yanlış olduğu, Hz. İsa’nın Miladi takvimin 0 yılından 4–6 yıl önce doğduğu tespit ediliyor. (Kaynak) Gregoryen takvimin 1 Ocak’ı ile Julyen takvimin 1 Ocak’ı da aynı gün değil, arada kayan günler var. (Kaynak)
Bizde Durum
Osmanlı’da Tanzimat öncesinde Hicri takvim kullanılıyor. Tanzimat sonrasında ise Gregoryen takvim değil, Jülyen takvim adapte edilerek kullanılıyor. Bu takvime ‘’Rûmî Takvim’’ deniyor. Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte Gregoryen takvime geçiş yapıyoruz. (Kaynak)
Anadolu’da dedelerimiz ninelerimiz hala Rûmî takvime itimat eder, Zemheri ayını, Karakış’ı, Abrul’u, Kiraz ayını sayar. Müslümanlar hala Hicrî takvim kullanır, 1 Muharrem’de aşure tatlısı yapar, 12 Rabiulevvel’de Hz. Muhammed’in doğumunu mevlidler okuyarak kutlar, çeşitli Hicrî takvim günlerinde kandiller kutlanır. (Kaynak)
Yılbaşını neden kutluyoruz?
Görüldüğü üzere pek çok takvim ve yılbaşı var. Ama ilginç bir şekilde popüler kültür dünya genelinde 1 Ocak gecesinde yılbaşını kutluyor. Siz hangisini niçin kutluyorsunuz? İbraniler gibi tanrının yeryüzünü var ettiği günü mü kutluyorsunuz, hesap hatasıyla Hz. İsa’nın doğum tarihine atfedilmiş günü mü kutluyorsunuz, Hz. Muhammed ve arkadaşlarıyla empati kurup, onların acılarını yâd edip hicret yılını mı kutluyorsunuz, yoksa Roma gelenekleri bağlamında başlangıçlar tanrısı Janus’un ayını (İng. January, Ocak) mı kutluyorsunuz, yoksa bahar gelmeden önce Lupercus’a arınma ayini mi yapıyorsunuz? Kutlamalara baktığımızda ortak noktasının bir maneviyata dayanmak olduğunu söylemek mümkün. Peki günümüzde 1 Ocak gecesinde niçin Burj El Halife’de, Eiffel Kulesi’nde, Boğaz köprülerinde ve nice coğrafyada havai fişekler patlatıp neye istinaden seviniyor, ne tür bir maneviyatı yaşıyor veya kutluyorsunuz? Yoksa tüm mitolojik, dini, kültürel bağlamlardan kopuk eğleniyor musunuz?
Yılbaşında Dilek Dileme
Yılbaşında yapılan ilginç bir eğlence: yeni yıldan dilek dileme. Uzayın boşluğuna doğru gönderilen dilekler. Yeni yıl barış getirsin, sevgiyle dolsun, savaşlar bitsin, afetler olmasın, cennet gibi olsun… (Kaynak) Kendilerini incitmek istemem ama bu dileklerin sahipleri kime sesleniyor? Bunları kimden diliyor? Uzayın boşluğunda onları gören duyan biri olduğuna inanıyorlar mı inanmıyorlar mı? İnanıyorlarsa buna ‘’dua’’ deniyor, inanmıyorlarsa bu davranış nasıl bir anlama sahip? Yoksa bana ‘’sen de çok soru soruyorsun’’ diye kızıyorlar mı? :) Bence bana kızmayalım, yaptığımız davranışı sorgulayalım, varoluşsal temellerine odaklanalım, anlam arayalım.
Noel
Noel, sevgili peygamberlerimizden Hz. İsa’nın doğum günü. Yani Noel, Türkiye’deki Müslüman kültürde Mevlid Kandili’ne tekâbül ediyor. Tabi Mevlid ile insan bir peygamberin doğumu söz konusu, Noel’de tanrının oğlu dünyaya gelmiş oluyor. (Hz. İsa’ya insan ve peygamber dediğim için ihlaslı Hristiyanlar beni mazur görsün lütfen, onları incitmek istemezdim ancak İslam’a göre Hz. İsa tanrının oğlu değil, bir peygamber, yani insan, ben de öyle inandığımdan böyle yazıyorum.) Hz. İsa’nın doğum günü 1 Ocak değil, 25 Aralık. Tabi bu tarih Katolik kilisesinin belirlediği Gregoryen (Miladi) takvime göre belirlenmiş tarih. Doğu kiliseleri ise Katolik kilisesine bağlı değiller ve Gregoryen takvim yerine Julyen takvimi kullanıyorlar. Sanıyorum ki Doğu kiliseleri Katolik Kilisesi’ne muhalif olduklarından Katolik Gregorius’un belirlediği bu takvimi kabullenmiyor, ondan önceki Julyen takvimi kullanmaya devam ediyor. Günümüzde de Ukrayna Noel’i 7 Ocak’ta kutlarken Rus — Ukrayna savaşından sonra 25 Aralık’ta kutlamaya karar verdi. (Kaynak). Bu iki takvim arasında 13 gün fark var. Haliyle Doğu kiliselerinin Julyen takvimdeki 25 Aralık’ı Gregoryen (miladi) takvime göre 7 Ocak gününe denk geliyor. İşte bu sebeple Batı kiliseleri (Katolik, Protestan, Anglikan…) 25 Aralık’ta, doğu kiliseleri (Süryani, Gürcü, Kıpti…) ise 7 Ocak’ta Noel’i kutluyor. (Kaynak)
Noel kutlamaları 1 haftaya yayıldığı için Batı kiliselerinde bu tarih 1 Ocak yılbaşını da içeriyor. Süslemeler, ayinler yılbaşına kadar uzayınca bu noktada Noel kutlamaları ile yılbaşı kutlamaları birbirine karışmış oluyor.
Bizim zaviyemizden bakınca; Mevlid Kandili’nde nasıl peygamberimizin aziz hatırasını yâd eden mevlidler okunuyorsa Hz. İsa için de okunmalı değil mi? Zira Kur’an’da Müslümanların tüm peygamberleri benimsemeleri ve ayrım yapmaması öğütlenir. (Kaynak) Gelin görün ki Müslümanlar Hz. İsa’nın doğumunu, yani Noel’i kutlamıyor, ama Mevlid’i kutluyor. Keşke Hz. İsa için de yazılmış mevlidler olsa, 25 Aralık’ta camilerimizde, hele de Ayasofya’da en azından bir Fatiha üç İhlas okunsa.
Ayrıca Noel, Hristiyan aleminin Mevlid Kandili olduğundan Müslümanlar kendileri kutlamıyorsa dahi ihlaslı Hristiyan komşularının Noel’ini kutlamalı, kapı komşumuz olan Rumlara, Süryanilere ve diğer Hristiyan cemaatlerine komşuluk nezaketi bağlamında tebriklerini iletmeli değiller mi? Hem Hristiyanlar, hem Müslümanlar Noel’in manevi atmosferine uygun olarak eğlenceden uzak, ihlas ve gönülden bir saygı ile Noeli kutlamalı, Hz. İsa’nın aziz hatırasını huşu ile yâd etmeli değiller mi?
Noel Baba, Uçan Geyikler ve Arabası
Aziz Nikolas. MS 4. yüzyılda yaşamış, Anadolu’da Likya’nın Myra şehrinde (Antalya’nın Demre İlçesi) doğmuş bir rahip (Kaynak). Muhtemelen iyi bir insan, ihlaslı bir Hristiyan. Zira toplumun gönlünde yer edinmiş, ‘’aziz’’ unvanı verilmiş. Nereden bilsin 21. yüzyılın yılbaşı eğlencelerindeki şaklabanlıkların bir parçası olacağını. Giyimi kuşamı ile dalga geçileceğini, hele de kendisine Coca Cola içirileceğini. (Kaynak)
Aziz Nikolas’ın hikayesi, İskandinav mitolojisindeki tanrısal karakter Odin’in ve 8 bacaklı uçan atı Sleipnir’in hikayesi ile buluşunca uçan geyiklerin çektiği araba çıkıyor ortaya. bu mitolojiye göre uçan at Sleipnir yesin diye çocuklar çizmelerinin içine yiyecekler doldurup bacanın önüne koyuyorlar, at bunları yiyor, Odin de karşılığında çocuklara hediyeler getirip çizmelerinin içine koyuyor. (Kaynak) Aziz Nikolas’ın hikayesi bu mitolojiyle karışınca bizim Anadolulu Noel Baba’nın evi hikayeyi bütünlemesi açısından İskandinav ülkelerine, yani kuzey kutbuna yakın ülkelere taşınmış oluyor. Üstüne bir de 1863'de bir karikatürist ilk kez Noel Baba karikatürü çizince popüler Noel Baba’nın ilk yüzü piyasaya çıkmış oluyor, sonrasında başına gelmeyen kalmıyor. (Kaynak)
Popüler kültür, veziri alır rezil edip bırakır. Bu sebeple Noel Baba figürü de bir popüler kültür kurbanı diyebiliriz. Eğer iyilikleri çoksa Aziz Nikolas’ın ruhu şâd olsun, Allah insanın şerefini popüler kültür şaklabanlıklarından soytarılıklarından korusun.
Süslü Çam Ağacı?
İskandinav ve Germen mitolojilerinde mitolojilerde ağaç kutsal bir varlık. Zira yaşamı sembolize ediyor. Hele de kışın yaprağını dökmeyip yeşil kalan ağaçlar hayatın devamlılığına işaret ediyor. Bu sebeple mevsim geçişlerinde, kutsal günlerde ağaç süslemek bu mitolojilerin bir ritüleli. (Kaynak) Hristıyanlık Avrupa’ya yayıldığında bu mitolojilerle harmanlanıyor. Böylece günümüzün süslü Noel ağacı çıkıyor ortaya. Yani özünde Noel ağacının Noelle de, Hristıyanlıkla da bir ilgilisi yok, kuzey Germen toplumlarının mitolojisinden kaynaklanıyor.
Hasıl-ı Kelam
Buraya kadar okuduysanız size helal olsun. Siz zaten bilgiye rağbeti olan ve sorgulayan birisiniz, takdir ve tebrik ediyorum, güzel bir baht diliyorum. Buradaki bilgileri, kültürel etkileşimi, mitolojik arka planı günümüz popüler kültürüyle efsunlanmış, gözleri bağlanmış insanlarla buluşturalım diye yazıyorum. Popüler kültür tüm kültürel, mitolojik ve manevi değerleri alıp çorba yapıp, kendi uydurmalarına ve son yüzyılın sınırsız tüketim kültürüne bulayıp insanlara bu bulamacı yediriyor. Böylece kitleleri kimliksizleştiriyor, kültürsüzleştiriyor, maneviyatsızlaştırıyor. Nerede saman görse oraya yönelen bir saf bir kısrak haline getiriyor. Bu akımlardan önce kendimizi, sonra sevdiklerimizi, sonra da toplumda doğru yolu arayanları korumak ahlaki bir ödev olarak beliriyor.
Ne mutlu aklı başında yaşayanlara, yaşamını hayat, hayatını ömür kılanlara. Cümlesine samimi selamlar, muhabbetler.
Abdullah Uçar
1 Ocak 2025