Son Ismarlaşma
Gecenin karanlığındaki sarsıntıyla kendini bir anda molozların altında küçücük bir yaşam boşluğunda bulan güzel dostum;
Biliyorum, kimsenin yetişemeyeceği kadar derinlerdesin, ve bir süre sonra senin için beklenen gerçekleşecek, ruhun geldiğin yere geri dönecek. Bedenim üzerine çökmüş devasa molozları aşıp senin sıkışıp kaldığın bu tozlu ve derin karanlığa giremiyor, ama ruhum duvarları aşabiliyor. Bu son anlarında sana eşlik etmek, yapayalnızlığını paylaşmak istedim. Seni anlamam imkansız, ancak acını en içimde hissederek sohbete geldim seninle. Şaşkınlık, umutsuzluk, ölüm korkusu, nefessizlik, soğuk her yanını sarıyor, bu küçük boşluk ancak son nefeslerini almana yetiyor, görüyorum.
Aziz dostum, ruhuna selam vererek başlamak isterim sözüme. Bu dar karanlığı hatırlamalısın, lütfen hatırlayıver doğarken de ağlamıştın, doğmadan biraz evvel bir karanlığın içinden çıkıp gelmiştin. Sen ağlarken herkes gülüp seviniyordu o vakitler. Ah hakikat! Ne de şaşırtıyor insanı. Kimin inanırdı ki anne rahmindeki karanlığın bambaşka bir dünyaya açıldığına, yok olacağım sandığın hikayenin başka bir başlangıçla sonlandığına. Güzel dostum, sakinleş biraz ne olur, ağır oluver biraz. Bak yine dar bir karanlıktasın, seni çepeçevre saran ölüm korkusuna kanma bu sefer, doğumuna hazırlan çünkü buna değer.
Dostum, sana bazı sırlar vereyim, ölene dek aramızda kalsın, gerçi söylesen de pek inanan çıkmaz ya, olsun sen al bu sırları kalbinin en içerilerinde, ruhunun derinliklerinde saklayıver. Çıkar baklayı ağzından diyorsun, haklısın, vakit dar, hemen: Korkma azizim, her iki kişinin üçüncüsü, her üç kişinin dördüncüsü olan biri var yanımızda. Ruhlarımızın membaı olan, en derinlerdeki yakarışları duyan, en karanlıkları dahi gören biri var. Sakın ha, yalnız olduğunu sanmayasın, gözün O’nu görmüyor diye kanmayasın. Karanlıkta insanın kalbi görür sevgili dostum, gönlü duyar, vicdanı hisseder. Allah var, gam yok güzel dostum, Allah var gam yok.
Vakit daraldı biliyorum, artık bedenini pek hissetmiyorsun. Vedalaşmadan evvel son sözlerimi söyleyeyim: Her ne kadar ölümün korkusu seni yaşatmak için seni paniğe sevk etse de ağır ol azizim, kapılma içindeki beşere, ölürken dahi ağır ol, ölümü büyük bir huşu ile karşıla, asla bırakma kendini, bozma duruşunu. ‘’Üzülme, O bizimle.’’ diyor kitap, ‘’Varlığın başı ve sonu O’nun katındadır’’ diyor, ‘’Sizi güldüren ve ağlatan yalnız O’dur.’’ diyor, ‘’Yalnız O’dur ölümü getiren ve hayatı bağışlayan.’’ diyor, ‘’O’dur kadın ve erkeği yaratan bir damladan. Ve ikinci bir hayatı var etmek O’nun kudretindedir.’’ diyor.
Doğum vakti geldi azizim, yeni bir alem seni bekler, bu da sana son nasihatim: Korkma, şüphesiz ki varlığımız O’nun içindir, ve şüphesiz, O’na döneceğiz.
Allah’ın rahmeti üzerine olsun sevgili dostum. Son nefesinde ağır oluşunu, derin huşunu, bozmadığın duruşunu ömür boyu hatırlayacak ve hatırlatacağım.
Duâlarla,
Abdullah
1444. yıl